TMMOB Peyzaj Mimarları Odası
TMMOB
Peyzaj Mimarları Odası
UCTEA CHAMBER OF LANDSCAPE ARCHITECTS

13 Mayıs Ulusal Peyzaj Mimarlığı Günü Deklarasyonu

GENEL MERKEZ
13.05.2023 (Son Güncelleme: 21.09.2023 16:08:54)

Odamız 15. Dönem Yönetim Kurulu, 13 Mayıs Ulusal Peyzaj Mimarlığı Günü için bir deklarasyon yayınlamıştır.

1933 yılında Ankara Üniversitesi`nde başlayan ilk peyzaj mimarlığı eğitiminde, Peyzaj Mimarı unvanıyla ilk mezunlar 1973 yılında, bundan 50 yıl önce verilmiştir. Meslektaşlarımızın bir araya gelerek mesleki tanınırlıkları yönünde attığı ilk adım olan Peyzaj Mimarisi Derneği ise 1966 yılında kurulmuştur. 13 Mayıs 1994 yılında üst birliğimiz olan TMMOB`nin 33. Genel Kurulunda Peyzaj Mimarları Odası`nın kurulmasının oylanması ile mesleğimize dair örgütlenme faaliyetleri ve mesleki mücadelemiz yasal zemine oturmuş, aradan geçen 29 yılda ise bu mücadele ve faaliyetler, üyelerimizin Odasına sahip çıkmasıyla katlanarak büyümüştür ve büyümeye devam etmektedir.

Bu yolda süren mücadelelerimizin başında mesleki tanınırlık, mesleğimizin ve meslektaşlarımızın yasal haklarının korunması ve iyileştirilmesi yer almıştır. Mücadelemizi gerek yasal yollarla, gerek diplomasi yoluyla, ilgili tüm kurum, kuruluşlar ile birebir görüşmeler, resmi başvuru ve yazılar ile, üyelerimiz ile birlikte her türlü mecrayı kullanarak bu günlere kadar taşımız bulunmaktayız. 

Geldiğimiz bu noktada son olarak kamuda sözleşmeli ve kadrolu çalışan meslektaşlarımız ile ilgili hak kayıpları, Odamız tarafından yürütülen yoğun çalışmalar sonucu giderilmiş, kamuda çalışan meslektaşlarımızın haklarına yönelim önemli bir eşik aşılmıştır. Müelliflerimiz, ücretli çalışanlarımız ve diğer tüm mesleki haklarımıza yönelik çalışmalarımız aynı özveri ile devam etmektedir.

Mesleğimiz ve meslektaşlarımızın hakları neden bu kadar önemli?

Güvenli ve yaşanabilir yapılı çevrelerin üretilmesinin gerekliliği tüm dünyanın olduğu gibi ülkemizin de öncelikli gündemini oluşturmaktadır. Son yıllarda yaşanan yıkıcı afetler bu gerekliliğin acı birer göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Doğal denge ve doğanın insana sunduğu üretkenliği bakımından ekolojik bir süreç olan afetlerin canlılara doğrudan zarar vermediği bilimsel bir gerçektir. Ancak, verimli tarım araziler ve dere yatağına yapılan yerleşimler nedeniyle depremler ve seller, su kaynaklarının yanlış yönetimi nedeniyle kuraklık, yaban hayatının ve doğal peyzajın var olduğu ormanlara insan müdahalesinin artmasıyla çıkan orman yangınları insanlarla birlikte tüm doğal ve kültürel varlıklara zarar verir. 

Bu tespitten hareketle, disiplinler arası ortak akıl ve stratejiler gerektiren çevresel krizlerde, peyzaj odaklı yaklaşımların öncelenmesinin gerekliliği bir kez daha vurgulanmalıdır. Doğal, kültürel ve çevresel değerlerin bütünleşik bir çerçevede ele alınmasını mümkün kılacak bu bakış, tasarım, planlama ve uygulamalarımızda asıl belirleyici olmalıdır. Tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmeler de bu yönde benimsenmemiz gereken yaklaşımların altını çizer. Ülkemizin yasayla onayladığı Avrupa Peyzaj Sözleşmesi gereğince ülkemiz peyzajlarının planlanması, yönetilmesi ve korunması zorunludur. Taraf ülke olarak, peyzajı, şehir ve bölge planlama politikalarına; kültürel, çevresel, sosyal ve ekonomi politikalarına ve aynı zamanda peyzaj üzerinde doğrudan veya dolaylı etkisi olabilecek diğer politikalara dahil etmeye ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasına bir an önce başlanmalı, bu yönde peyzaj mimarlarınca geliştirilen teknik kılavuz ve belgeler kapsamında peyzaj tabanlı şehircilik uygulamalarına geçilmelidir.

Tarafı olduğumuz diğer bir uluslararası sözleşme olan Paris İklim Anlaşması`nın gerekliliklerinin yerine getirilmesi hususunda da Peyzaj Tabanlı Şehircilik anlayışı rehber olacaktır. Nüfusunun ¾`ünün kentlerde yaşadığı ülkemizde Peyzaj Tabanlı Şehircilik anlayışı ile doğa temelli çözümler üretmek, mavi/yeşil altyapı sistemlerini kurmak, iklim değişikliğine uyum ve etkilerinin azaltılması için peyzaj politikalarını hayata geçirmek mümkün olabilecektir. 

Şubat Ayında yaşadığımız büyük depremler, olası afetlere hala daha hazırlıklı olmadığımızı göstermiştir. Afet öncesi, sırası ve sonrasında uygulanması gereken eylemlere ilişkin çalışmalarda Peyzaj Mimarlarının da paydaş olarak yer alması hem afetlerin önlenmesinde, müdahalesinde ve ardından geçici barıma ve yardımların iletilmesi konusunda koordinasyonu güçlendirecektir. 

Yine aynı şekilde sel, heyelan, orman yangını vb afetlerle birlikte önümüzde bizi bekleyen en büyük risklerin başında iklim krizi gelmektedir. Küresel iklim değişikliğine uyum ve etkilerinin azaltılması konusunda kentsel ısı adası etkisinin azaltılması, suyun etkin kullanımı için mavi/yeşil altyapının tesis edilmesi, biyoçeşitlilik ve toplum refahı için yeşil örüntülerin kurulması için peyzaj mimarlarına her alanda, her kademede ihtiyaç bulunmaktadır. 

Bu veriler ışığında ülkemizi ve toplumumuzu daha ileriye taşıyabilmek için mesleğimiz adına yasal düzenlemelerin bir an önce tamamlanarak peyzaj tabanlı şehircilik modelinin tüm planlama ve tasarım aşamalarında benimsenmesi, afet ve iklim dirençli kentlerin tesisine derhal başlanması gerekmektedir.

Odamızın kuruluşunun 29. yılında hedeflerimiz ve beklentilerimiz

• Peyzaj Mimarları Odası akademi, sektör, kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşlarıyla bir arada çalışarak, ülkemizdeki peyzaj politika ve uygulamalarına yön verecek; ulusal ve yerel ölçekte etkin olacak Peyzaj Tabanlı Şehircilik Rehberlerinin hazırlanması ve uygulamalara yön vermesi için gerekli mevzuatın oluşturulması,

• İnsanı önceleyen ve insan odaklı yaklaşımların ötesinde, tüm canlıların bir arada yaşayabileceği, kent-doğa ilişkisini doğru yöneten kentlerin planlanması ve kentsel mekanların tasarlanması,

• Yüksek Öğretim Kurumu`nun (YÖK) peyzaj mimarlığı bölümleri için kontenjan belirleme ve yeni bölümlere ihtiyaç olup olmadığını ve meslek adına ihtiyaçlarını belirlemesi; mezun ve istihdam şartlarının ülke geneline bakılarak yeterliliği olan bölgelerde eğitim verilmesi,

• Çevresel Etki Değerlendirme raporlarının proje ölçekli koruma sağladığı Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından fark edilip yerine Stratejik Çevresel Değerlendirme sürecine geçilmesi bizler tarafından olumlu karşılanmıştır. Fakat ÇED sürecinde olduğu gibi SÇD sürecinde de Peyzaj Mimarlarına proje ekibinde yer verilmemektedir. SÇD sürecine peyzaj mimarının dahil edilmesi,

• Peyzajların korunmasının ve sürdürülmesinin yanı sıra afet ve iklim dirençli kentlerin oluşturulmasının sadece mesleki eylemlerle mümkün olmadığı bilinciyle, peyzaja dair toplumsal okuryazarlığın yaratılmasına yönelik eğitim programlarının oluşturulması ve ilköğretimden itibaren müfredata entegre edilmesi,

• Ekolojik ve sosyal faktörlerin etkileşimini doğru bir şekilde okuyarak kamu yararını gözeten, ekoloji-ekonomi sentezini yaparak yerin niteliğine değer atfeden peyzaj politikalarının kente yön vermesi ve karar verici mekanizmalarda Peyzaj Mimarlarının istihdamının arttırılması, 

• Kentsel dönüşüm çalışma süreçlerinde kentsel ve kırsal alanlarda var olan doğal, mekânsal ve sosyal dinamiklerin belirlenmesi ve bu veriler ışığında dönüşüm alternatiflerinin üretilmesi için ekiplerde peyzaj mimarına yer verilmesi,

• Büyükşehir, il veya ilçe belediyelerinde Fen İşleri, Park Bahçeler müdürlüklerinde sınırlı sayıda meslektaşımız çalışmaktadır. Daha yaşanabilir yerleşimler için Ulaşım Daire Başkanlığı, Etüt Proje Müdürlükleri, Çevre ve İklim Müdürlükleri, İmar Müdürlüklerinde peyzaj mimarı istihdamının artırılması,

• Afet risklerini azaltmak için ekosistemlerin sürdürülebilir kullanımı ve yönetimine yönelik hazırlanan uluslararası eylem kılavuzlarının, ulusal ve yerel ölçeklerde ülkemiz için de hazırlanması,

• Ruhsata tabi tüm yapılarda peyzaj projelerinin istisnasız talep edilmesi,

• İmar planlarında açık yeşil alan miktarlarının arttırılarak birbirine bağlı bir sistem olarak kurgulanması,

• Peyzaj karakter analizi ve peyzaj atlaslarının planlamaya esas olacak şekilde hazırlanması,

• Kentlerde kişi başına düşen aktif yeşil alan miktarının arttırılması,

• İklim değişikliği ile mücadele konusunda peyzaj mimarlarının sürece etkin katılması,

• İmar yönetmeliğinde doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımına ve yönetimine dair detaylı düzenlemelerin getirilmesi. Yeşil alan tahsisleri, tür seçimleri, sulama, drenaj ve yer altı su kullanımına dair gibi konulara dair ilkelerin belirlenmesi öncelikli hedef ve beklentilerimizi oluşturmaktadır.

Sonuç olarak; TMMOB Peyzaj Mimarları Odası olarak güvenli, yaşanabilir, iklim uyumlu ve adil çevrelerin yaratılmasında asıl sorumluluk sahibi meslek gruplarından biri olmamız sebebiyle, sürdürülebilir bir kalkınma modeli benimseyerek mesleki eylem ve pratiklerimize yön vermekteyiz. Odamızın 29. kuruluş yıldönümü olan, 13 Mayıs 2023 Cumartesi günü, Ulusal Peyzaj Mimarlığı Günümüzü ülke genelinde yer alan 6 Şubemiz, 18 İl ve İlçe temsilciliğimiz ve 81 ilde mesleğimizi temsil eden binlerce meslektaşımız ile kutluyor, kamuda, kendi işyerinde, ücretli ve akademilerde çalışan meslektaşlarımız ve mesleğimizin geleceği olan öğrencilerimizle birlikte hedef ve beklentilerimiz uğrunda mücadelemizi tüm canlılar için sürdüreceğimizi kamuoyuna deklare ediyoruz. 

Bu vesile ile 13 Mayıs 2014 tarihinde yaşanan Soma faciasında kaybettiğimiz 301 canımızı anıyor, tüm üyelerimizi ve meslektaşlarımızı saygıyla selamlıyoruz.

29. YILIMIZDA 13 MAYIS ULUSAL PEYZAJ MİMARLIĞI GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN!

TMMOB Peyzaj Mimarları Odası

15. Dönem Yönetim Kurulu 

Okunma Sayısı 398
Fotoğraf Galerisi