TMMOB Peyzaj Mimarları Odası
TMMOB
Peyzaj Mimarları Odası
UCTEA CHAMBER OF LANDSCAPE ARCHITECTS

Rantçılar Kaybetti Istanbul Kazandı

GENEL MERKEZ
10.09.2013 (Son Güncelleme: 26.10.2013 19:39:11)

Aylardır hükümetin "favori aday Türkiye" kampanyasına dönüşmüş olan 2020 Olimpiyatlarının hangi ülkede yapılacağı bilmecesi 7 Eylül‘de Arjantin‘de yapılan bir törenle açıklığa kavuştu. Türkiye‘nin İstanbul ile katıldığı yarışmada diğer iki aday Madrid ve Tokyo idi. İlk oylamada Madrid‘i, tekrarlanan seçimle geride bırakan İstanbul ile ilgili ana akım medyada "Tokyo ile başa baş" efsanesi son dakikaya kadar sürdürüldü.

Aylardır hükümetin "favori aday Türkiye" kampanyasına dönüşmüş olan 2020 Olimpiyatlarının hangi ülkede yapılacağı bilmecesi 7 Eylül‘de Arjantin‘de yapılan bir törenle açıklığa kavuştu. Türkiye‘nin İstanbul ile katıldığı yarışmada diğer iki aday Madrid ve Tokyo idi. İlk oylamada Madrid‘i, tekrarlanan seçimle geride bırakan İstanbul ile ilgili ana akım medyada "Tokyo ile başa baş" efsanesi son dakikaya kadar sürdürüldü. Nitekim oylama sonuçları açıklandıktan sonra bile gerek hükümet cephesinden gerekse AKP medyasından uzun uzun "ilk kez finale kalma başarısı" servis edildi. Devasa medya kampanyası ve 900 bin lirayı bulan 600 kişilik olimpiyat heyetinin Arjantin çıkarması ile "milli mesele" haline getirilen kampanya, olimpiyat oyunlarının İstanbul‘da yapılmasına karşı çıkanlara karşı internet üzerinden linç kampanyasına dönüştü. Melih Gökçek ve Suat Kılıç‘ın tivitleri ile iyiden iyiye alevlendirdiği linç kampanyası, "vatan haini gezi‘ciler yüzünden olimpiyatları kaybettik" şeklinde özetlenebilir. "Olimpiyatı kazanma" motivasyonunun etkilediği binlerce insan ise olimpiyat oyunlarının İstanbul‘da yapılması halinde hem yaşadıkları kent hem de kendileri için ne büyük bir yıkım olacağının farkında değil.

Peki İstanbul 2020 Olimpiyat Oyunları‘nın ev sahibi olarak seçilseydi neler olacaktı? Olimpiyat oyunları için yapılacak olan tesisler, İstanbul‘un doğal ve tarihi sit alanları içerisinde yer alıyor. Bir süredir İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve hükümet tarafından imara açılmak istenen bu alanlarla ilgili karşılaşılan tepkiler ve hukuki sorunlar olimpiyatlar bahane edilerek aşılmaya çalışılıyor. Sözü edilen alanlar arasında 80 bin kişilik olimpiyat stadının yapılacağı Haydarpaşa Limanı ve çevresi, tarihi Bizans surlarının hemen yanında bulunan tarihi Yedikule Bostanları, Harbiye Açık Hava Tiyatrosu, bisiklet parkuru için betonlaştırılacak olan Belgrad Ormanı, olimpiyat basın sitesinin yapılacağı Küçükçekmece bölgesi bulunuyor. Ayrıca kentin akciğerleri olan ve su kaynaklarının bulunduğu kuzey ormanlarına 420 bin km2‘lik bir olimpiyat köyü inşa edilmek isteniyor. Olimpiyatlarla doğrudan ilgisi olmasa da Olimpiyat Komitesi‘ne sunulan projeler arasında yer alan ve İstanbul‘un kuzeyinin imara açılmasını sağlayacak olan 3. Köprü ve 3. Havalimanı‘nın yaratacağı çevresel tahribatı da buna eklemek gerekiyor. Kısacası olimpiyat oyunlarının İstanbul‘da yapılması halinde İstanbul‘un yaşanmaz bir kent olması, zaten kronikleşmiş olan sorunlarının içinden çıkılamaz hale gelmesi kaçınılmazdır.

Kentin yaşayacağı bu devasa dönüşümle bağlantılı olarak on binlerce insanın da olimpiyat tesisi inşa etme hevesiyle yerinden edilecek olması bir başka sorun. Şimdiye kadarki bazı örneklere baktığımız zaman manzara net bir şekilde ortaya çıkıyor. 1988 Seul: 720 bin kişi, 1992 Barcelona: 2 bin 500 kişi, 1996 Atlanta: 30 bin kişi, 2008 Pekin: 1 milyon 250 bin kişi, 2014 Brezilya 250 bin kişi olimpiyat oyunları nedeniyle zorla tahliye edildi. Milli bir mesele haline getirilen olimpiyat oyunları sermaye için büyük bir kazanç olarak görülse de kent yoksulları için sürgün ve yıkımdan başka bir şey değil.

Bu yıkımı yaşayan yalnızca İstanbul‘da yaşayan kent yoksulları olmayacak. 2004 Olimpiyat Oyunları‘nın yapıldığı Yunanistan‘ın başkenti Atina‘nın yıllardır yaşadığı ekonomik krizin nedenleri arasında olimpiyat yatırımları için yapılan harcama birinci sırada gösteriliyor. 1,6 milyar dolar tahmini maliyet hesaplayarak oyunlara aday olan Yunanistan‘ın yaptığı toplam harcama 16 milyar doları aştı. Üstelik Atina tekil bir örnek değil. 2012 Londra için hesaplanan tahmini bütçe 2,37 milyar dolarken yapılan harcama 9 milyar doları geçti. 2010 Vancouver Kış Olimpiyatları da benzer şekilde 600 milyon tahmini bütçe ile yola çıkılıp 5 milyar dolar harcama yapılarak tamamlanabildi.

Ekonomisi sürekli olarak sıcak para akışına dayalı olan Türkiye‘nin, yakın bir vadede yaşanması beklenen ekonomik krizi ötelemek için kullanmaya çalıştığı olimpiyatların kazanılması halinde, gelecek yabancı yatırımlarla kısa vadede ekonomide bir rahatlama sağlanacağı düşünülebilir. Ancak ekonominin lokomotif sektörü inşaat sektöründe patlamak üzere olan balonu iyiden iyiye şişirecek olan bu girdinin daha büyük bir patlamaya yol açması ihtimali yüksek. Kısaca özetlediğimiz tüm bu nedenleri düşündüğümüzde kaybedenin İstanbul ya da emekçi halkımız olmadığı; olimpiyatların yaratacağı ranta konmak isteyen sermaye sahipleri olduğu açıkça ortaya çıkıyor.

 

Toplumcu Mühendisler Mimarlar  Meclisi

Okunma Sayısı 498